[EP-196]EPOSTER OTURUMU-15 | Tarih ve Saat: 22.10.2010, 17:00 - 18:00 | Salon: EPOSTER SALONUAkut Pulmoner Embolide Kan NT-proBNP ve H-FABP’nin Hastalığın Yaygınlığını Değerlendirmede EtkisiHatice Kutbay Özçelik1, Filiz Koşar2, C. Başkara1, Sibel Yurt2, Pelin Uysal2, Burcu Akkök2 1Bezmialem Valide Sultan Vakıf Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları ABD
2Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
AMAÇ: Pulmoner tromboembolinin (PTE) yaygınlığıyla, kan NT proBNP ve kalp tipi yağ asidi bağlayıcı protein (H-FABP) düzeyleri arasındaki ilişkiyi saptamak.
MATERYAL-METOD: Kliniğimize ön PTE tanısıyla 38’i erkek (%58,5), 27’si kadın (%41,5) 65 hasta yatırıldı. Tetkikleri tamamlanamayan 7 hasta çalışmadan çıkarıldı. Kalan 58 hastanın PE tanısı kombine ya da tek olarak yüksek klinik olasılık ve D-Dimer yüksekliği, Doppler USG veya Pulmoner BT angioda trombüs tespit edilmesi ya da orta ya da yüksek olasılıklı ventilasyon perfüzyon sintigrafisi ile konuldu. Hastaların arteriel tansiyon düzeyleri ölçüldü. Tedavi öncesinde kan NT proBNP ve H-FABP düzeyleri ELİSA yöntemi ile ölçüldü. Ekokardiyografi yapılarak sağ ventrikül disfonksiyonu bulunup bulunmadığı tespit edildi. Hastalar, arteriel tansiyon düzeyleri ve ekokardiyografik olarak sağ ventrikül disfonksiyonu varlığına göre non-masif, sub-masif ve masif PTE gruplarına ayrıldı. NT-proBNP ve H-FABP düzeylerinin, üç grup arasında farklı olup olmadığı analiz edildi.
BULGULAR: Çalışmaya alınan 58 hastanın 34’ü erkek, 24’ü kadın ve yaş ortalaması 54,98±27,10’du. 35 hasta (%60) nonmasif, 18 hasta (%31) submasif, 5 hasta (%8.6) masif grupta değerlendirildi. NT proBNP düzey ortalamaları non-masif grupta 19,97±6,24 fmol/ml, submasif grupta 30.16±20.54 fmol/ml ve masif grupta 39.81±24.49 fmol/ml hesaplandı(p=0,044). Bu fark, non-masif grup diğer iki grupla karşılaştırıldığında belirgin ve anlamlıydı (p=0.03). H-FABP değerleri ise ng/ml cinsinden non-masif grupta 41,54±19,50 ng/ml, submasif grupta 48.76±21.39 ng/ml ve masif grupta 58.05±25.60 ng/ml hesaplandı (p=0,176), aradaki farklar anlamsızdı.
SONUÇ: PTE yaygınlığının belirlenmesinde NT proBNP düzeyi etkilidir. H-FABP düzeyinin ise yaygınlık ile ilişkisi saptanmadı. GİRİŞ-AMAÇ | GİRİŞ:
Pulmoner emboli genellikle pelvis ve alt extremite venlerinden kopan trombüslerin pulmoner arter veya dallarını tıkaması sonucu oluşur. Tedavi edilmemiş olgularda PTE’nin mortalitesi yaklaşık %25-30 iken, tedavi edilenlerde mortalite %2-8’e düşer. Önceki çalışmalar APE’li hastalarda mortalite ve mobiditenin en önemli nedenlerinden birinin sağ ventrikül disfonksiyonu olduğunu göstermektedir. Sağ ventrikül yetmezliğinin erken tanısı; genellikle pulmoner embolinin tedavi ve risk sınıflamasında kritik bir adım olarak düşünülmektedir. Bu nedenle pulmoner emboli tanılı hastalarda sağ ventrikül disfonksiyonunun dışlanması ve tanımlanması için basit ve kabul edilebilir metodlar geliştirilmeye çalışılmıştır. Özellikle troponin T ve I ve BNP ya da NT proBNP,H-FABP sağ ventrikül myokardiyal hasar ve disfonksiyonun tanımlanmasında yüksek sensitivite göstermiştir ve pulmoner emboli ile ilişkili komplikasyonları tahmin etmede faydalı oldukları bulunmuştur.
Bu bilgiler sonucunda biz de Akut pulmoner embolili hastalarda sağ ventrikül disfonksiyonu belirteçleri ( hastalığın yaygınlığı ) ile kardiyak biomarkerlardan NT proBNP ve H-FABP düzeyleri arasındaki ilişkiyi saptamayı amaçladık.
|
YÖNTEM-GEREÇLER | MATERYAL-METOD:
Kliniğimize PTE ön tanısıyla yatan 38’i erkek (%58,5), 27’si kadın (%41,5) 65 hasta çalışmaya alındı.. Tetkikleri tamamlanamayan 7 hasta çalışmadan çıkarıldı. Kalan 58 hastanın PE tanısı kombine ya da tek olarak Well’s kriterlerine göre yüksek klinik olasılık ve D-Dimer yüksekliği, Doppler USG veya Pulmoner BT angioda trombüs tespit edilmesi ya da orta ya da yüksek olasılıklı ventilasyon perfüzyon sintigrafisi ile konuldu. Hastaların arteriel tansiyon düzeyleri ölçüldü. Tedavi öncesinde hastaneye kabulden sonraki ilk 24 saat içinde kan alındı. NT proBNP ve H-FABP düzeyleri ELİSA yöntemi ile ölçüldü. Ekokardiyografi yapılarak sağ ventrikül disfonksiyonu bulunup bulunmadığı tespit edildi. Hastalar, arteriel tansiyon düzeyleri ve ekokardiyografik olarak sağ ventrikül disfonksiyonu varlığına göre non-masif, sub-masif ve masif PTE gruplarına ayrıldı. Sistolik TA 90mmHg ya da altında ise masif, sistolik TA 90 mmHg üzerinde ve EKO’da sağ ventrikül yüklenme bulguları yoksa nonmasif, sistolik TA 90 mmHg üzerinde olmasına rağmen EKO’da sağ ventrikül yüklenme bulguları varsa submasif olarak gruplandırıldı. Başka hastalık bulguları olan hastalar çalışma dışı bırakıldı.
Venöz serum örnekleri hastaneye kabul sonrasındaki 24 saat içinde alındı, önce -400C ‘de daha sonra -800C’de saklandı ve çalışma bitiminde tüm serum örnekleri birlikte ELİSA yöntemi ile analiz edildi.
|
BULGULAR | BULGULAR
Çalışmaya alınan 58 hastanın 34’ü (%58.6) erkek, 24’ü (%41.3) kadın ve yaş ortalaması 54,98±27,10’du.
Hastaların gruplara göre dağılımı
 Hastaların tanı yöntemleri
 Gruplara göre NT-proBNP ve H-FABP düzeyleri Gruplar | NT-proBNP | H-FABP | nonmasif | 19.97±6.24 | 41.54±19.50 | submasif | 30.16±20.54 | 48.76±21.39 | masif | 39.81±24.49 | 58.05±25.60 | p | p=0.044 | p=0.176 |
|
SONUÇLAR | PTE yaygınlığının belirlenmesinde NT proBNP düzeyi etkilidir.Özellikle sağ ventrikül disfonksiyonunu belirlemede etkili olduğu görüldü. H-FABP düzeyinin ise yaygınlık ile ilişkisi çalışmamızda saptanmadı, ancak bunun masif grubun sayısının çok düşük olmasından kaynaklandığı düşünüldü. H-FABP’yi değerlendi,rebilmek için geniş serilere ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.
|
|