[EP-190]EPOSTER OTURUMU-14 | Tarih ve Saat: 22.10.2010, 17:00 - 18:00 | Salon: EPOSTER SALONUNadir görülen intralober pulmoner sekestrasyon olgusuAyşe Havan, Aslıhan Altın, Ali Fidan, Sevda Şener Cömert, Nesrin Kıral, Benan Çağlayan Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği, İstanbul
GİRİŞ: Pulmoner sekestrasyonlar; normal trakeobronşiyal ağaçla ilişkisi olmayan, kendi sistemik arteryel kaynağı olan, anormal akciğer dokusundan oluşan konjenital lezyonlardır. Pulmoner sekestrasyonların intralober ve ekstralober olmak üzere iki alt grubu vardır. İntralober pulmoner sekestrasyon; genellikle akciğerin alt loblarında görülmektedir. Kanlanmasını sistemik bir arterden alır ve bronşiyal ağaç veya pulmoner arterlerle bağlantısı yoktur.
OLGU: Mart 2009’da polikliniğimize başvuran 37 yaşında kadın hastanın 10 gündür olan hemoptizi, öksürük, halsizlik şikayetleri mevcuttu. Akciğer filminde sağ alt zonda parakardiyak yuvarlak nonhomojen dansite görüldü. Verilen nonspesifik antibiyotik tedavisinden sonra akciğer grafisinde gerileme olmadığı görüldü. Toraks HRCT‘de sağ akciğer alt lobda infiltrasyon görüldü. Üç kez bakılan balgam ARB negatif olarak geldi. Yapılan bronkoskopide endobronşial lezyon görülmedi. Bronkoskopik lavaj sitolojisi benign özellikteydi, lavaj ARB negatif bulundu. Hastanın çekilen kontrol toraks BT’sinde mevcut lezyonun arterio-venöz malformasyon olabileceği düşünülerek toraks BT anjiografi istendi. Toraks BT anjiografisinde sağ alt lobda, beslenmesini çölyak arterden alan ve pulmoner vene dökülen intralober sekestrasyon saptandı. Hasta Göğüs Cerrahisi kliniği tarafından opere edildi. Postoperatif patoloji sonucunda pulmoner sekestrasyon tanısı doğrulandı. Bu olgu, bilinenin aksine sağda olması nedeniyle nadir olarak değerlendirilerek sunuldu. GİRİŞ-AMAÇ | Pulmoner sekestrasyonlar; normal trakeobronşiyal ağaçla ilişkisi olmayan, kendi sistemik arteryel kaynağı olan, anormal akciğer dokusundan oluşan konjenital lezyonlardır. Pulmoner sekestrasyon terimi ilk kez Pryce ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır. Pulmoner sekestrasyonların intralober ve ekstralober olmak üzere iki alt grubu vardır. İntralober pulmoner sekestrasyonlar visseral plevra ile, ekstrapulmoner sekestrasyonlar kendine ait plevra ile çevrilidir. Her ikiside aynı kişide görülebilir. İntralober pulmoner sekestrasyon; genellikle akciğerin alt loblarında görülmektedir. Kanlanmasını sistemik bir arterden alır ve bronşiyal ağaç veya pulmoner arterlerle bağlantısı yoktur. Bu yazımızda Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Polikliniğimize başvuran ve intralober pulmoner sekestrasyon tanısı konan bir hasta sunuldu.
|
OLGU | 37 yaşında bayan hasta hemoptizi, öksürük,halsizlik şikayetleri ile polikliniğimize 2009 mart ayında başvurdu. Hastanın fizik muayenesinde sol alt alanda nadir ekspiratuar ronküsler duyuldu. Hastanın sigara öyküsü yoktu. 3 yıldır astım nedeniyle tedavi görüyordu. Akciğer filminde sağ alt zonda parakardiyak yuvarlak nonhomojen dansite görüldü. (Şekil-1) 3 kez gönderilen balgam ARB ‘si negatif olarak geldi. Hastaya toraks BT çekildi. Toraks BT‘de sağ akciğer alt lobda infiltrasyon görüldü.(Şekil-2) Hastanın laboratuar bulgularında WBC:6,43 10^3/uL Hb:12,6 gr/dl Hct: % 40,3 Plt:242 10^3 uL INR:0,97, PT:12,9 sec, aPTT:33,5 sn olarak bulundu. SFT ‘sinde FVC:3,84 % 113, FEV1:3.02 % 102, %FEV 1: % 78,6 olarak saptandı. Hastaya Bronkoskopi yapıldı. Endobronşial lezyon görülmedi. Sağ alt lob posterior bazal segmentten alınan fırça ve lavaj sitolojisinde benign hücreler görüldü. Lavaj ARB ve Tbc kültür sonucu negatif olarak geldi. Hasta pulmoner nodül öntanısı ile takibe alındı. 3 ay ara ile çekilen Toraks BT’lerinde değişiklik saptanmadı. 1 yıl sonraki kontrol toraks BT’sinde lezyonda değişiklik olduğu düşünüldü. (Şekil-3) Bu lezyonun arteriovenöz malformasyon olabileceği düşünülerek Toraks BT Anjiografisi istendi. Toraks BT anjiografisinde sağ akciğer alt lob posterobazal yerleşimli hava kistleri ve konsolidasyon alanları içeren intrapulmoner kistik lezyon izlenmiş olup intralober sekestrasyonla uyumlu olduğu görüldü. Mevcut lezyon çölyak arterden beslenip pulmoner vene dökülüyordu. (Şekil-4) Hasta sekestrasyon öntanısıyla göğüs cerrahisi kliniğine devredildi. Opere edilen hastanın postoperatif patolojik incelemesi intralober sekestrasyon tanısını destekledi. Operasyon sonrası şikayeti olmayan hasta göğüs hastalıkları polikliniğinde takibe alındı.
Şekil 1
 |
SONUÇLAR | Pulmoner sekestrasyonlar trakeobronşiyal ağaçla bağlantısı olmayan, aberran arterlerce kanlanan anormal akciğer dokusu kitleleridir. Tüm pulmoner malformasyonların % 0.15- 6.45’ini oluşturur. İntralober ve ekstralober olmak üzere iki alt grubu vardır. Sıklıkla alt loblarda lokalizedirler ve sol hemitoraks predominansı gösterirler. Beslenmesini daha çok torasik aortadan alırlar. Bizim vakamız sağ hemitoraksta yer alması ve kanlanmasının abdominal aortanın çölyak arterinden olması sebebi ile özellik taşımaktadır. Soliter pulmoner nodülün ayırıcı tanısında sekestrasyon nadiren akla getirilmektedir. Hastamızda soliter pulmoner nodül saptanmış ve ayırıcı tanısında sekestrasyon düşünülmüştür.
Pulmoner nodül ayırıcı tanısında sekestrasyonların da yeraldığının hatırlanması ve literatürde nadir görülen özellikleri nedeniyle olgu olarak sunulmuştur.
|
|