30 Ocak 2025
4 Şubat 2025 Dünya Kanser Günü Basın Bildirisi
4 ŞUBAT 2025- DÜNYA KANSER GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ
Dünyada ve ülkemizde dolaşım sistemi hastalıklarından sonra ikinci ölüm sebebi kanserlerdir. 2025 kanser istatistiklerine göre bu yıl Amerika’da 2,041,910 yeni kanser vakası ve 618,120 kanser ilişkili ölüm ön görülmektedir. Genel kanser insidansı erkeklerde azalırken kadınlarda artmakta ve erkek-kadın oranı 2021'de 1,1'e kadar düşmüştür. Bununla birlikte, 50-64 yaş arası kadınlardaki kanser oranları şimdiden erkekleri geçmiştir (100.000'de 832,5 vs. 830,6) . Özellikle, 2021 yılında 65 yaşından genç kişiler arasında kadınlarda akciğer kanseri insidansı erkekleri geçmiştir (100.000'de 15,7'ye karşı 15,4; RR, 0,98, p = 0,03). Özetle, kanser ölümleri azalmaya devam etmektedir, ancak gelecekteki kazanımlar, yaygın ırksal eşitsizlikler ve özellikle kadınlar olmak üzere orta yaşlı ve genç yetişkinlerde artan hastalık yükü nedeniyle tehdit altındadır. Kanserle mücadelenin en önemli noktası hala erken tanı ve önlemedir.
4 Şubat “Dünya Kanser Günü’nde her yılın aynı günü, küresel düzeyde yürütülen kampanyalarla insanların bilinç düzeyini arttırmak ve kansere ilişkin farkındalık oluşturmak için, çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Kanser konusundaki eğitim düzeyini ve farkındalığı arttırarak her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmek amaçlanmaktadır.
Bir bireyin kanser tanısı alması sadece tedavi edilmesi gereken zor bir hastalık olmasının ötesindedir. Burada hasta ve beklentileri bu yolculuğun merkezinde olmalıdır. Her teşhisin ardında benzersiz bir insan hikâyesi yatar - keder, acı, iyileşme, dayanıklılık, sevgi ve daha fazlasını içeren hikâyelerdir. İşte bu nedenle, her bireyin kendine özgü ihtiyaçlarını şefkat ve empatiyle bütünleştiren insan merkezli bir kanser bakımı yaklaşımı, en iyi sağlık sonuçlarına yol açmaktadır. Bu yaklaşım 2025-2027 yılı sürecinde kanser gününün ana temasını oluşturmaktadır.
Ülkemizde 2008 yılından itibaren Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında birinci basamak ve 2.-3. basamak sağlık kuruluşlarında kanser taraması yapılmaktadır. Ülkemizde 2020 yılında 3,5 milyon, 2021 yılında ise 4,5 milyon kanser taraması yapılmıştır. Ülkemizde yürütülen Ulusal Kanser Tarama programımızda, meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanseri taraması yapılmaktadır. Akciğer kanseri, kanser nedeniyle ölümlerin en sık sebebi olup korunmanın yolu sigara ile etkin mücadele ve taramadır. Günümüzde birçok ülkenin ulusal tarama programları ve sonuçları açıklanmaktadır. Bu konuda yapılan en büyük randomize kontrollü çalışma çok merkezli Amerika çalışmasıdır. “National Lung Screening Project” (NLST) çalışmasında kriterler; 55-74 yaş arasında, ≥30 paket-yıl sigara öyküsü olanlar veya <15 yıl önce sigarayı bırakanlar olarak belirlenmiştir. Sonuçta daha fazla erken evrede hasta tanı almış ve en önemlisi akciğer kanserine bağlı mortalite %20 daha düşük bulunmuştur. Yine Hollanda-Belçika çalışması olan NELSON ve çok merkezli İtalyan çalışmasına göre akciğer kanseri ilişkili mortalitede %25, erkeklerde %24 ve kadınlarda %33 göreceli mortalitede azalma elde edilmiştir. Kadınlardaki daha fazla olan bu mortalitede azalma yine Almanya’dan German LCS trial (LUSI) ve İtalyan çok merkezli çalışmasında da gösterilmiştir (Multicentric Italian lung detection (MILD).
Günümüzde birçok ülkede başlatılan tarama programları ile uygun hasta seçim kriterleri Amerikan Kanser Derneği tarafından şu şekilde belirlenmiştir; 50-80 yaş arası, aktif sigara içen ya da ≥20 paket-yıl sigara öyküsü olan bireylerdir ve bu öneriler ile mortalitede %13 azalma öngörülmektedir. Tarama programı uygulayan ülkeler Kanada, Japonya, Güney Kore, Amerika, iken Avustralya, İngiltere, Almanya tarama programını resmileştirme yolundaki ülkelerdir. İsviçre, Fransa ise henüz tarama programı onaylamamıştır Romanya, hedefli LDCT taramasının geniş ölçekli uygulamasını taahhüt eden tek Avrupa ülkeleridir. Ülkemizde resmileşmiş bir akciğer kanseri tarama programı bulunmamaktadır.
Kanser için risk faktörleri tütün ve tütün ürünleri kullanımı, obezite, meyve ve sebzeden fakir diyet, fiziksel aktivite eksikliği, alkol kullanımı, Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu, Hepatit veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet, ultraviyole radyasyon maruziyeti, kentsel hava kirliliği ve katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekân dumanı kanser için bilinen risk faktörleridir. Tütün kullanımı, kanser gelişiminde en önemli risk faktörü olup sigarayı bırakmak için destek sunulması, kanser tarama programlarının çok daha etkili olmasını sağlayacaktır. Ülkemiz için ayrıca çevresel ve mesleki asbest maruziyetinin akciğer kanseri için sigaradan bağımsız bir risk faktörü gösterilmiş olup bu anlamda ülke politikası ve asbest ile mücadele programı geliştirilmelidir.
Akciğer kanseri başta olmak üzere birçok kanserde hızla gelişen bir bilgi birikimi söz konusudur. Bu anlamda “Hedefe Yönelik Tedaviler” ve “İmmunoterapiler”in sağkalım üzerine etkisi artık her evrede kanıtlanmıştır.
Sonuçta kanser sadece bir tanıdan daha fazlası olup hasta merkezli bir yaklaşımla yönetilmelidir. Herkesin bu anlamda etkin sağlık hizmetine ulaşımı sağlanmalıdır. Biz hekimler de bu süreçte hasta ve yakınları ile sürekli iş birliği içinde olmalıyız. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanserde erken tanıya öncelik verilmesi ve bu yönde multidisipliner yaklaşım içeren uygulamaların yaygınlaştırılması konusunda halkımızı bilgilendirmeyi görev biliyoruz.
TÜSAD Akciğer Kanseri Çalışma Grubu adına
Doç. Dr. Pınar Akın Kabalak